Maliye Postası Dergisi
ASIL-ALT İŞVEREN İLİŞKİSİNDE İŞÇİLİK ALACAKLARINDA RÜCUDA DÜN VE BUGÜN
D.Mehmet ÇAKIROĞLU - Mert EKŞİ
Uygulamada ve en çok kamuda uygulanan asıl-alt işveren ilişkisinde işçinin işçilik alacaklarının ödenmesinde kimin ne oranda sorumlu olduğu yargıyı çokça meşgul eden konularında başında gelmektedir. Aslında tek bir asıl-alt işveren ilişkisi olması halinde konu daha rahat çözüme kavuşabilir ancak işçi aynı işverene hizmet etmekteyken alt işverenlerin sürekli değişmesi, yapılan işin aynı olması halinde birden çok alt işveren olması halinde işçinin işçilik alacaklarının almasından sonra asıl-alt işveren/işverenler ilişkisinde işçiye ödenen bu meblağların kendi iç ilişkilerinde kimin ne kadar sorumlu olduğu önem kazanmaktadır. Uygulamada çokça işlerin alt işverenlere verildiği düşünüldüğünde rücu konusunun yüksek yargının verdiği bir önceki kararları ile son dönem uygulamalarının kıyaslanması yazımızın ana konusunu oluşturmaktadır.
İŞÇİLİK ALACAKLARINDA SORUMLULUK
Rücu-Müteselsil Sorumluluk
Asıl-alt işveren ilişkisi 4857 sayılı İş Kanunu 2. maddesinde tanımlanmıştır. İş Kanunu’na göre, alt işverenle aralarındaki ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak İş Kanunu’ndan, aralarında yapılmış olan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu yürürlükteki toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işverenle birlikte sorumludur (İş K.m.2, f.6). Buradaki sorumluluk müteselsil sorumluluk niteliği taşır (TBK. m.61). Dolayısıyla alt işverenin herhangi bir işçisi çalışması sebebiyle bir zarara uğrar ya da alacak hakkına sahip olursa, alacağı ya da zararının giderilmesi için asıl işverene, alt işverene hatta dilerse ikisine birden başvurabilir. Ancak, alt işveren işçisinin zararını gideren veya talebini karşılayan asıl işverenin alt işverene rücu imkânı bulunmaktadır.
İş Kanununda düzenlenen asıl işveren alt işveren ilişkisi, yarattığı sorumluluk bağlamında Borçlar Kanunu ile de yakın ilişki içindedir. Zira alt işverenin işçilerine karşı asıl işverenin sorumluluğu, müteselsil sorumluluk olarak düzenlenmiştir ve bu konu Borçlar Kanununda düzenlenmektedir. Müteselsil borç, bir alacaklının birden çok borçlusu bulunan alacağının tümünü, bu borçluların her birinden bütünüyle isteyebilmesine imkân veren bir yapıyı ifade eder. Bu yapı içinde müteselsil borçluların her biri, borcun tamamı ödeninceye kadar sorumlu kalmaya devam eder. Bu tür borç ilişkilerinde müteselsil borçluların tümünün sorumluluğu şahsi niteliktedir ve borcun tümünü kapsar. Ayrıca müteselsil borçluların borcu, kefilin borcundan farklı olarak tali nitelikte değil asli borçtur.
Konuyu burada önemli kılan asıl işverenin alt işveren/işverenler nezdinde çalışan işçiye ödenen işçilik alacaklarında asıl-alt işverenlerin aslında müteselsil sorumlu olduğu ancak iç ilişkide ödenen işçilik alacaklarında kendilerinin hangi oranda ve ne kadar süreyle sorumlu olduğu noktasındadır. Bilinmelidir ki işçi alacağını asıl işverenden de isteyebilir alt işverenden de çünkü alt işveren de en son fesih iradesini yapan işverendir, asıl işveren ise en baştan beri sorumlu olan taraftır. Ayrıca asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olması halinde ise yasa gereği işçi en baştan beri asıl işverenin işçisi sayılacağından sorumluluk hallerinin bir önemi de bulunmamaktadır.
Sorumlulukta Hukuki Dayanak
Müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide, bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından, dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir. (Yargıtay 13.Hukuk Dairesi E:2015/14689 K:2017/1512)