Maliye Postası Dergisi
ANONİM VE LİMİTED ŞİRKET ORTALARININ ŞİRKETTEN OLAN ALACAKLARI SERMAYE ARTIRIMINDA NAKDİ SERMAYE UNSURU OLARAK KABUL EDİLEBİLİR Mİ?
Özkan ARSLAN
1-GİRİŞ
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 124’üncü maddesinde; ticaret şirketlerinin, kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibaret olduğu, bu Kanunda, kollektif ile komandit şirketin “şahıs” anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketin de “sermaye şirketi” sayılacağı belirtilmiştir.
Ticaret şirketlerine sermaye olarak; (a) Para, alacak, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, (b) Fikrî mülkiyet hakları, (c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz, (d) Taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları, (e) Kişisel emek, (f) Ticari itibar, (g) Ticari işletmeler, (h) Haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, (i) Maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar ve (j) Devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değer, konabilir (TTK, md.127/1).
Ancak, birer sermaye şirketi olan anonim ve limited şirketlerde, hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar sermaye olarak konulamaz.
Gerek anonim gerekse limited şirketlerin hem kuruluşunda hem de sermaye artırımlarında nakdi ve ayni sermaye unsurlarının taahhüt edilmesi mümkündür. TTK’da “ayni sermaye” ve “nakdi sermaye” kavramlarına yer verilmekle birlikte bu kavramların tanımı yapılmamıştır. Sermaye olarak şirkete konulacak unsurun, ayni mi yoksa nakdi mi olduğu bunların değerlerinin belirlemesi açısında önem taşımaktadır. Çünkü sermaye olarak konulacak olan ayni sermaye ise bunun değerinin mahkeme tarafından atanan bilirkişilere tespit ettirilmesi şarttır.
Bu çalışmamızda, ayni ve nakdi sermaye unsurlarının neler olduğu ile şirket ortaklarının şirketten olan alacaklarının nakdi sermaye unsuru olarak kabul edilip edilmeyeceği ortaya konulmuştur.
2- AYNİ SERMAYE VE NAKDİ SERMAYE KAVRAMLARI
6102 sayılı TTK’nın, 342’nci maddesinde; üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurlarının ayni sermaye olarak konulabileceği, hizmet edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağı, “Nakdi sermaye” başlığını taşıyan 344’üncü maddesinde de; nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en az yüzde yirmibeşinin tescilden önce, gerisinin de şirketin tescilini izleyen yirmidört ay içinde ödeneceği, belirtilmiştir.
Görüleceği üzere, Kanun koyucu ayni sermayeyi ve nakdi sermayeyi tanımlamak yerine hangi mal varlığı unsurlarının ayni sermaye olarak kabul edileceğine ilişkin ölçütleri belirlemiştir. Buna göre, bir mal varlığı unsurunun ayni sermaye olarak kabul edilebilmesi için üzerinde ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmamalı, nakden değerlendirilebilmeli ve devir olunabilmelidir.
Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Güncel Türkçe Sözlüğe göre; “ayni” kelimesinin Arapça kökenli olduğu ve sıfat olarak “para olarak değil madde olarak verilen” anlamına geldiği belirtilmiştir.
Doktrinde genel olarak sadece paranın nakdi sermaye unsuru olduğu, diğer malvarlığı unsurlarının da ayni sermaye olduğu kabul edilmektedir.
Dolayısıyla gerek anonim gerekse limited şirketlerin kuruluşlarında ve sermaye artırımlarında “para” nakdi sermaye olarak konulabilecek iken alacaklar, kıymetli evrak ve sermaye şirketlerine ait paylar, fikrî mülkiyet hakları, taşınırlar ve her çeşit taşınmaz, taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma hakları, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler, maden ruhsatnameleri ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer haklar ise ayni sermaye olarak konulabilecektir.
6102 sayılı TTK’nın 343’üncü maddesinde; konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçileceği, değerleme raporunda; uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğunun, sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve uygunluğunun belirleneceği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerlerinin ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığının, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanacağı hüküm altına alınmıştır.
Dolayısıyla, ayni sermaye niteliğindeki mal varlığı unsurlarının gerek şirketin kuruluşunda gerekse sermaye artırımında taahhüt edilebilmesi için bunların değerlerinin asliye ticaret mahkemesi tarafından atanan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ortaya konulması gerekmektedir.
3- ALACAKLARIN NAKDİ SERMAYE OLARAK NİTELENDİRİLMESİ