Maliye Postası Dergisi
ANONİM ŞİRKETLERDE KUSUR ŞARTININ HUKUKİ SORUMLULUĞA ETKİSİ
Mustafa YAVUZ
GİRİŞ
Anonim şirketler, en az bir gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan ve pay sahipleri de sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye paylarıyla ve şirkete karşı sorumlu olan tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa(1) (TTK) göre anonim şirketlerin kanuni ve zorunlu organları, genel kurul ve yönetim kuruludur.
Anonim şirketlerde, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur. Bu şirketlerin idare ve temsil organı olan yönetim kurulu, kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir.
TTK’da hak ve menfaatler dengesine uygun olarak anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için hukuki sorumluluk öngörülmüştür. Bu kapsamda, anılan şirketlerin yönetim kurulu üyeleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumludur. Hukuki sorumluluğun oluşabilmesi için ise hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağı olmak üzere dört unsurun bir arada bulunması gerekmektedir. Söz konusu unsurlar arasında yer alan “kusur”, sorumluluk hukukunun kurucu unsurlarından ve temel kavramlarından birisidir.
İşte bu çalışmada, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunda kusur şartı tüm yönleriyle ele alınmış ve incelenmiştir.
GENEL OLARAK YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU
Hukuki sorumluluk, meydana gelen zarardan kimin sorumlu olduğunu gösteren ve bu amaçla zarar görenin zarar verene karşı zararının giderilmesini talep hakkını düzenleyen normlar bütünüdür.(2) Başka bir deyişle hukuki sorumluluk, üstlenilen görevin gereği ve akdedilen sözleşmeden doğan yükümlülüklerin gereği gibi ifa edilmemesinin müeyyidesidir.
Anonim şirketlerde sorumluluk esasen şirket tüzel kişiliğine aittir. Zira TTK’nın 371/5. maddesinde “Temsile veya yönetime yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden şirket sorumludur. Şirketin rücu hakkı saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Dolayısıyla, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin sorumsuzluğu esastır. Bununla birlikte, bu şirketlerde yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olarak kanun ve esas sözleşmede öngörülen görevlerini yerine getirmemesi ve bundan dolayı bir zararın oluşması halinde anılan kişilerin hukuki sorumluluğu gündeme gelir. Keza 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun(3) 50/3. maddesinde tüzel kişilerin organlarının, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
TTK’da yönetim organı üyelerinin hukuki sorumluluğu, ‘genel sorumluluk’ ve ‘özel sorumluluk’ şeklinde olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Genel sorumluluk kapsamında, anonim şirketlerde yönetim kurulu üyeleri, kurucular, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem ortaklara hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar (TTK md. 553/1). Söz konusu hükümde, “Kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlali” denilmek suretiyle, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu doğuran sebepler somutlaştırılmıştır. Anılan madde kapsamında “yükümlülük”, yönetim organı üyelerinin bir görevi ve/veya yetkisi çerçevesinde, kanunda veya esas sözleşmede öngörülen hususlardaki yapma ve yapmama zorunluluklarını ifade etmektedir. Mezkûr maddeye göre sorumluluğun doğabilmesi için yükümlülüğün kanundan veya esas sözleşmeden kaynaklanması gerekmektedir.
Yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğuna gidilebilmesi için; kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ihlal edilmesi nedeniyle bir zararın oluşması, söz konusu zararın bunların kusurlu hareketlerinden kaynaklanması, ayrıca kanuna veya esas sözleşmeye aykırı davranış ile zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Bahsi geçen unsurlardan herhangi biri mevcut değilse, yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğuna gidilemez.
Anonim şirketin uğramış olduğu zararın sorumlulardan talep edilebilmesi, bir başka ifadeyle aktif dava ehliyeti her şeyden önce doğrudan zarar gören şirket tüzel kişiliğine aittir. Ancak, şirketin dava açmada ihmalkârlığı veya sorumluların şirkete hâkim olmaları sebebiyle davanın şirket tarafından açılmaması ihtimaline karşın dava açma hakkı şirket tüzel kişiliği yanında her bir pay sahibini de tanınmıştır. Zira şirketin malvarlığını azaltan her eylem payları oranında ortakları da etkilemektedir. Ancak kural olarak pay sahipleri, tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler. Şirket alacaklıları ise sadece şirketin iflâsı halinde ve iflas idaresinde sorumluluk davası açılmadığı takdirde bu davayı açma hakkını haizdir (TTK md. 555-556).
KUSUR SORUMLULUĞU
TTK’da anonim şirket yönetim kurulu üyeleri için “kusurlu sorumluluk prensibi” kabul edilmiştir. Kanunda öngörülen hukuki sorumluluk, kusur ilkesine dayanır. Dolayısıyla, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurun varlığı şarttır. Eğer ki, yönetim kurulu üyeleri kusurlu olarak hareket etmemişse sorumluluklarına da gidilemez. Bu bağlamda, şirketin sadece zarara uğramış olması, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu için tek başına yeterli değildir. Kusur ise bir kişinin bilerek veya dikkatsizce hukuka aykırı bir fiili işlemesi ve bundan dolayı zarara sebebiyet vermesidir.
TTK, yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğunu, “özel sorumluluk” ve “genel sorumluluk” şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutmuştur. Özel sorumluluk halleri arasında yer alan “şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların kanuna aykırı olması” ile “sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterilmesi” durumlarında sorumluluğun ortaya çıkabilmesi için kusurun varlığı gereklidir (TTK md. 549, 550).