Maliye Postası Dergisi
ANONİM ŞİRKETLERDE KANUNA AYKIRI BELGE VE BEYANLARDAN DOĞAN SORUMLULUK
Mustafa YAVUZ
Avrupa Birliğine tam üyelik sürecinde AB müktesebatına uyum sağlamak, işletmelerin uluslararası piyasaların tam anlamıyla bir parçası olmasını sağlamak, teknolojik gelişmeleri ticari hayata aktarmak ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanununun (ETTK) aksayan ve eksik yönlerini telafi etmek amacıyla 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(1) (TTK), 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kanunda, anonim şirketlere ilişkin hukuki ve cezai sorumluluk halleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar, sistematik olarak yeniden düzenlenmiş ve daha rasyonel bir yapıya kavuşturulmuştur. TTK’da hukuki sorumluluk, “genel sorumluluk” ve “özel sorumluluk” olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Genel sorumluluk kapsamında; kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludur. Bunun dışında TTK’da özel sorumluluk halleri de düzenlenmiştir. Kanunda özel olarak sayılan sorumluluk hallerinden birisi de TTK’nın 549. maddesinde düzenlenen “belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması”dır. Kanun koyucu bu sorumluluk türü için ayrıca cezai yaptırım da öngörmüştür.
İşte bu çalışmada, anonim şirketlerde kanuna aykırı belge ve beyanlardan doğan sorumluluk, hukuki ve cezai açıdan ayrı ayrı olmak üzere tüm yönleriyle incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
2. HUKUKİ SORUMLULUK
Hukuki sorumluluk, meydana gelen zarardan kimin sorumlu olduğunu gösteren ve bu amaçla zarar görenin zarar verene karşı zararının giderilmesini talep hakkını düzenleyen normlar bütünüdür.(2) Anonim şirketlerde kusurlu olarak kanun ve esas sözleşmede öngörülen görevlerin yerine getirilmemesi ve bundan dolayı bir zararın oluşması halinde ilgili kişilerin hukuki sorumluluğu gündeme gelir. TTK’da, anonim şirketlerde hukuki sorumluluğa ilişkin hükümler ayrı bir bölüm altında olmak üzere anılan Kanunun 549 ila 561. maddelerinde düzenlenmiştir.
Daha önce ifade edildiği üzere, TTK’da hukuki sorumluluk, genel ve özel olmak üzere ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur. Anılan Kanunda öngörülen özel sorumluluk hallerinden birisi de belge ve beyanların kanuna aykırı olmasıdır.
Bahsi geçen sorumluluğa ilişkin olarak TTK’nın 549. maddesinde, “Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin, taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.” hükmü yer almaktadır.
Bir anonim şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması veya azaltılması sırasında, ayrıca birleşme, bölünme ve tür değiştirme gibi bir yapı değişikliğine gidilmesi halinde birtakım belgeler hazırlanır, bazı beyanname ve taahhütnameler düzenlenir. Söz konusu hükümde, belge ve/veya beyanların, yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından; beyan ve belgelerde bazı hususların saklanmasından ve diğer aykırılıklardan kaynaklanan sorumluluk düzenlenmektedir.(3) Belirtelim ki, sorumluluk gerektiren işlemler sadece bu maddede sayılanlarla sınırlı (numerus clausus) değildir. Hükümde geçen ‘gibi’ sözcüğü ile bunlara benzer işlemler de sorumluluk kapsamına alınmıştır.
Maddede sayılan işlemlerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olması veya bu işlemler hakkında gerçeğin saklanması ya da diğer kanuna aykırılıkların bulunması ve bunlardan dolayı zarar oluşması halinde hukuki sorumluluk davası açılabilir. Hukuki sorumluluğun müeyyidesi ise tazminattır.
Öte yandan, hukuki sorumluluğun doğması dört şartın varlığına bağlıdır. Bunlar; hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve illiyet bağıdır. Hukuka aykırı fiil; Kanunda belirtilen işlemler nedeniyle tanzim edilen belge ve beyanların yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olması, gerçeğin saklanması veya diğer kanuna aykırılıkların bulunması hallerinde ortaya çıkmaktadır. TTK’da kusur bakımından ikili ayrıma gidilmiş; düzenleyen ve beyanı yapanlar için kusursuz sorumluluk, bunlara katılanlar bakımından ise ‘kusurlarının varlığı hâlinde’ ifadesiyle kusurlu sorumluluk kabul edilmiştir.(4) Sorumluluğun niteliği, sorumlu olan kişinin sıfatına göre farklılık göstermekte olup; kurucu, yönetim kurulu üyesi, şirket çalışanı gibi şirketle sözleşmesel ilişkisi olan kişilerin sorumluluğu sözleşmesel sorumluluk, sorumlu üçüncü kişi konumundaysa haksız fiil sorumluluğu mevzu bahis olmaktadır.
Bir diğer sorumluluk şartı ise zarardır. Zarar, maddede geçen belge, beyan ve taahhütlerin hileli, sahte, gerçek dışı veya kanuna aykırılığı sebebiyle, mevcut değeri ile bunlar doğru olsaydı haiz bulunacakları varsayımsal değer arasındaki farktır.(5) İlliyet (nedensellik) bağı, hukuka aykırı fiil ile zarar arasındaki sebep-sonuç ilişkisinin kurulabilmesine, bir başka deyişle, zararın ilgili hukuka aykırı fiilin neticesinde meydana gelmiş olmasına bağlıdır. TTK’nın 549. maddesinde belirtilen şekilde beyanda bulunan, belge düzenleyen ve bunlara katılanların hukuka aykırı fiilleri ile ortaya çıkan zarar arasında bir bağlantı mevcut değilse sorumluluk da doğmaz.