Maliye Postası Dergisi
VERGİSEL BOYUTUYLA 2022 YILI DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
Fırat İNSEL
1- GİRİŞ
İşletmeler, 1 Seri No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nde tanımı yapılmış olan Dönemsellik Kavramı gereğince 2022 hesap dönemi faaliyet sonuçlarını saptamak durumundadırlar.
Dönemsellik Kavramı; “İşletmenin sürekliliği kavramı uyarınca, sınırsız kabul edilen ömrünün, belli dönemlere bölünmesi ve her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız olarak saptanmasıdır. Gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesi, hasılat, gelir ve kârların aynı döneme ait maliyet, gider ve zararlarla karşılaştırılması bu kavramın gereğidir. Bu kavramın, işletmeler açısından geçerliliğinin bulunmadığı veya ortadan kalktığı durumlarda ise, bu husus mali tabloların dipnotlarında açıklanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye paralel olarak 213 Sayılı Vergi Usul Kanunun 174. maddesi Hesap Dönemi başlığını taşımakta olup; “Defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Şu kadar ki, takvim yılı dönemi faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12 şer aylık özel hesap dönemleri belli edebilir. Yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresi, hesap dönemi sayılır.” Şeklinde hüküm altına alınmıştır.
İşletmelerce hesap döneminin kapatılması neticesinde karşımıza ticari kâr ve mali kâr kavramları çıkmaktadır. Ticari kâr, işletmelerin normal faaliyet sonuçlarına göre ve genel kabul görmüş muhasebe standartları çerçevesinde raporladıkları kârlılıktır. Mali kâr ise, vergi mevzuatından kaynaklanan bir takım kısıtlamalar ve sınırlamalar nedeniyle ticari kâra eklenecek unsurlar ile ticari kârdan indirilecek unsurların faaliyet sonuçlarına dâhil edilmesiyle ulaşılan kârdır ve bu aynı zamanda vergi matrahıdır.
2- 2022 YILI SONUNDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
2.1.KASA HESABI VE ORTAKLAR CARİ HESABI
Kasa hesabında dikkat edilmesi gereken husus, kayıtlar ile fiili durumun uyumlu olması yanında bu hesaplarda oluşabilecek adat faizi risklerine dikkat edilmelidir. Kasadaki paralar yılsonu itibariyle sayılmalı ve kayıtlarla uygunluğu kontrol edilmelidir. Kayıtlarla fiili durum arasında fark tespit edilmesi durumunda farkın kaynağına göre kasa noksanları veya fazlalığı kaydı yapılmalıdır.
Bu hesaplarda adat yaparak vergileme gerekçesi ise, işletme kaynaklarının kayıt dışı kullanılması, vergi dışı bırakılması, emsaline nazaran düşük bir fiyat veya faizden değerlendirildiği, kullandırıldığı noktasıdır. Dönem sonunda yüksek bakiye veren 100 Kasa Hesabı ve 131 Ortaklardan Alacaklar hesabı için adat hesaplanması gerektiği unutulmamalı ve bu tutar dönem sonunda ilgili ortağa fatura edilmelidir.
Kasa adatında dikkat edilecek husus, kasa hesabı bakiyesinin toplamı dikkate alınmamalı, işletmenin günlük ihtiyacı olan ve normal olarak kabul edilebilecek bir kasa tutarı tespit edilmeli ve bu tutarın üzerinde kalan bakiyeler faiz hesabında dikkat alınmalıdır. Ortaklar cari hesabının vergileme gerekçesi ise işletme kaynaklarının karşılıksız ve uzun süreli olarak ortaklara kullandırıldığı varsayımıdır. Söz konusu hesaplar için işletilecek faiz oranı ise, gerek yargı kararları gerekse mali idarenin bakış açısı doğrultusunda öncelikle varsa “iç emsal yoksa T.C.M.B. kısa vadeli avans işlemlerinde kullanılan oran dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.
Kasa hesabı ve Ortaklardan Alacaklar hesabı için adat hesaplanmaması halinde, bu hesaplar 642 Faiz Gelirleri Hesabı ile çapraz denetime tabi tutulduğundan dolayı uyuşmazlık halinde Risk Analiz Merkezi (RAM) incelemelerine tabi tutulma olasılığı yüksektir.
2.2.GEÇMİŞ YILLAR ZARARI
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 9. maddesi hükmü uyarınca kurumlar vergisi mükellefleri;
– Geçmiş yıllar zararlarını,
– Devralınan veya tam bölünme suretiyle bölünen kurumlara ait zararlarını,
– Yurt dışı faaliyetlerden doğan zararlarını,
kurumlar vergisi matrahının tespitinde beyanname üzerinde indirim konusu yapabilirler.
Kurumlar vergisi beyannamesinde, her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve 5 yıldan fazla nakledilmemek şartıyla geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan zararlar kurum kazancından indirilebilecektir. Mükelleflerce bir hesap dönemi içerisinde oluşan zararın, müteakip 5 hesap döneminde oluşacak kârlarla mahsup edilememesi halinde mahsup imkanı ortadan kalkmaktadır. Mahsup edilecek zarar tutarı ticari zarar değil, mali zarar olduğu unutulmamalıdır.
Zarar mahsubu ile ilgili olarak, 7326 sayılı Yapılandırma Kanunu uyarınca, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin matrah artırımında bulundukları yıllara ait zararların %50’sinin mahsup edilebileceği de unutulmamalıdır.
Geçmiş yıl zararı, indirim imkanının doğduğu ilk hesap döneminde kurum kazancından düşülmelidir. Mali idarenin görüşüne göre, bu hak kullanılmaz ise izleyen dönemlerde indirim hakkı ortadan kalkacaktır şeklinde olmasına rağmen, aksi yönde çıkmış Yargı kararları da bulunmaktadır. Konu ile ilgili olarak Mali İdare tarafından verilmiş olan özelgelerde de kazanç olmasına rağmen geçmiş yıl zararını mahsup etmeyerek mahsup hakkından vazgeçen mükellefin, söz konusu zararı izleyen yıllarda mahsup olanağının bulunmadığı belirtilmektedir. Ayrıca yine Maliye İdaresi mahsup hakkından vazgeçen mükelleflerin bu haklarını düzeltme beyannamesi vermek suretiyle kullanmalarının mümkün olmadığı görüşündedir.
2.3.GEÇİCİ VERGİNİN MAHSUBU
Mükellefler 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunun Mükerrer 120. maddesi ile 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddeleri düzenlemeleri çerçevesinde gelir ve kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi öderler. Üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici vergi, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir. Geçici verginin mahsup edilebilmesi için ödenmesi gerekmektedir. Yıl içinde nakden veya mahsuben ödenmeyen geçici vergiler yıllık beyan üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilemez.
Aynı maddede, yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin % 10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği, ancak gecikme faizi ve ceza tahsil edileceği, bir önceki takvim yılında üçer aylık dönemler halinde tahakkuk ettirilerek tahsil edilen geçici verginin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edileceği de hükme bağlanmıştır.
Kurumlar vergisinden mahsup edilen geçici vergiden kalan bir tutar olması halinde bu tutarın diğer vergilere ve SGK borçlarına da mahsubu yapılabilecektir. Bu mahsuplara rağmen kalan geçici vergi tutarı herhangi bir miktarla sınırlı olmaksızın, o yılın sonuna kadar yazılı olarak talep edilmesi halinde mükellefe red ve iade edilir.
2.4.BAĞIŞ VE YARDIMLAR