Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Şirket Hisselerini Devreden Ortağın, Devir Tarihinden Önceki Şirket Borçlarından Sorumluluğu
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/809
Karar No : 2021/7003
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava Konusu İstem: Davacı adına, … Petrol Ticaret ve İnşaat Sanayi Ltd. Şti.'nin vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen 10/03/2017 tarih ve 2017/2 sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının tahakkuk ve vade tarihlerinin, dolayısıyla amme alacağının doğduğu zamanın, davacının şirket ortaklığı sıfatının sona erdiği 07/05/2013 tarihinden sonra olan 2015 yılına rastladığı, buna göre, davacının şirket payını devrettiği tarihte, şirketin tahakkuk ettiği halde vadesinde ödenmemiş bir borcunun, idare yönünden bakıldığında ise 6183 sayılı Kanuna göre tahsil edilebilecek bir kamu alacağının bulunmadığı, dolayısıyla davacının payını devrettikten sonra vadesinde ödenmemiş kamu alacağı niteliği kazanan şirket borçlarından sorumlu tutulamayacağı açık olduğundan dava konusu ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, ödenmeyen vergi borçlarının takip ve tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiği, asıl borçlu şirket nezdinde yapılan mal varlığı araştırmasında amme alacağının şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği, Ankara 6. Vergi Mahkemesinin 2016/1478 esas sayılı dosyasındaki davanın davacıya ortaklık sıfatıyla düzenlenen başka bir ödeme emrine ilişkin olduğu, işbu dava ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un olay tarihinde yürürlükte olan “ödeme emri” başlıklı 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, “ödeme emrine itiraz” başlıklı 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği, aynı Kanunun ''limited şirketlerin amme borçları'' başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, 2. fıkrasında, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olacakları, 3. fıkrasında ise, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu olacakları hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35, mükerrer 35 ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi hükümleri ile Anayasa Mahkemesinin 19/3/2015 gün K:2015/29 sayılı iptal kararına göre; kanuni temsilcilerin sorumluluğu ile limited şirket ortaklarının sorumluluğuna ilişkin koşullar farklı içerik taşımakta olup, kanuni temsilcilerin yerine getirmeleri gereken şirkete ait vergi ile ilgili ödevlerin yerine getirilmemesi nedeniyle sorumlu tutuldukları ve sonraki dönemlerdeki kanuni temsilcilerin ödevleri yerine getirmemeleri nedeniyle önceki kanuni temsilcilere sorumluluk yüklenemeyeceği kural olarak belirlendiği halde limited şirket ortakları için benzer bir hüküm bulunmadığından ve ortaklar doğrudan doğruya sorumlu tutulduklarından, kanuni temsilciler borcun tamamından müteselsilen sorumlu oldukları halde, ortakların sorumluluğunun sermaye payına isabet eden borçla sınırlandığı ve kanuni temsilcilere rücu olanağı tanınmış olmasına karşın ortaklara böyle bir rücu olanağı tanınmadığı hususlarına göre de şirket ortaklarının ve kanuni temsilcilerin takibinin ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
Limited şirket ortağının sorumluluğu, ortağın şirkete karşı koymayı taahhüt ettiği esas sermaye paylarını ödemeye ilişkindir. Bu durumu sınırlı şahsi sorumluluk olarak tanımlamak mümkün olup, aynı zamanda kusursuz sorumluluk olarak da kabul edilmektedir. Hal böyle olunca bu sorumluluk aslında bir vergi sorumluluğu olmayıp, kimi Danıştay kararlarında da belirtildiği şekilde, tahsilat muhataplığı sorumluluğudur. Bir başka deyişle limited şirket ortağının, vergi alacağından olan sorumluluğu, tahsil ile ilgilidir.
Bu nedenle, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinden doğan ve limited şirket ortaklarını, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ödenmesinden doğrudan doğruya ve payları oranında sorumlu tutan kural karşısında, tahsili gereken kamu alacağını yaratan vergilendirmenin ait olduğu dönemde şirketin paylarına sahip ortakların, bu dönemden sonra paylarını devretmiş olsalar da ortaklık sıfatının sürdüğü dönemlere ilişkin şirketin kamu borçlarından sorumluluklarının devam ettiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının 2011 ve 2012 yılının muhtelif dönemlerine ilişkin olduğu, vergi borçlarının takip ve tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin ilgili dönemde kanuni temsilci olan …'in ikamet adresinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, asıl borçlu şirket nezdinde yapılan mal varlığı araştırması neticesinde hacze kabil herhangi bir mal varlığı unsuruna rastlanılmadığı, öte yandan 07/12/2011 tarih ve 7956 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yer alan ilana göre, 25/11/2011 tarihli ortaklar kurulu kararına göre davacının şirketin %99 hissedarı haline geldiği, 13/05/2013 tarih ve 8318 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yer alan ilana göre de hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Bu Karar Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun 35. maddesinin altına kaydedilmiştir.Kararın tamamını okumak için tıklayın.
Bunun gibi Danıştay Kararlarını, özelgeleri , Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek,
Mevzuta hızlı ve güvenilir bir şekilde erişmek ,
Ücretsiz danışmanlık hizmetimizle zaman kazanmak,
Hediye fırsatlarından yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Diğer özelgeleri ve Danıştay Kararlarını incelemek için tıklayın.