Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Hediye Çeki Uygulamasında Vergileme
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve konuya ilişkin ek dilekçeniz ile şirketinizin ... işletmeciliği faaliyeti ile iştigal ettiği, ciro ve kârlılık hedeflerinize ulaşabilmek, müşterilerinizin işletmenize olan bağlılıklarının devamını sağlamak açısından piyasada pazarlama tekniği olarak kullanılan "Hediye Çeki" uygulamasının şirketinizce de yapıldığı, bu kapsamda kurumlara, firmalara ve nihai tüketicilere hediye çeki satışı yapıldığı;
Firma, kurum ve nihai tüketicilere satılan hediye çekleri ile herhangi bir mal teslimi söz konusu olmadığından hediye çeki satışlarının dekont verilerek belgelendirildiği ve alınan bedellerin de avans olarak muhasebeleştirildiği, hediye çeki kullanım sürelerinin 1 ay veya mali yıl sonuna kadar olmak üzere sınırlandırıldığı, faturanın satış anında düzenlendiği, ürünün tabi olduğu orandan KDV hesaplandığı ve kasada verilen hediye çeki tutarının ödeme aracı olarak kabul edildiği belirtilerek;
Hediye çeklerinin tesliminde fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, fatura düzenlenmesi durumunda KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı, hediye çeki tesliminin KDV ye tabi olması durumunda uygulanacak KDV oranı, hediye çeki tesliminde düzenlenecek fatura ile mal teslimi sırasında düzenlenecek belgelerin (perakende satış fişleri) mükerrer hasılat kaydı ve KDV beyannamesi açısından nasıl değerlendirileceği, hediye çeki tesliminde fatura düzenlenmesine gerek olmaması durumunda dekont mahiyetinde KDV hesaplanmayan fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği, düzenlenmesi durumunda bu faturanın Bs formunda bildiriminin yapılıp yapılamayacağı hususlarında Başkanlığımızdan görüş talep edilmektedir.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilânço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.
Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar "dönemsellik" ve "tahakkuk esası" ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
Diğer taraftan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesine göre, fatura, satılan mal veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticarî vesikadır.
Aynı Kanunun 230, 231 ve 232 nci maddelerinde ise faturaya ilişkin açıklamalara yer verilmiştir.
Bu hüküm ve açıklamalara göre;
Sayı:64597866-105[229-2014]-41
10/04/2014
Bu özelge Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına KDV Kanununun 10. maddesinin altına kaydedilmiştir. Özelgenin tamamını okumak için tıklayın.
Bunun gibi özelgeleri ,Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Diğer özelgeleri ve Danıştay Kararlarını görmek için tıklayın.