Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Eşe Bağışlanan Taşınmazın İçin Veraset ve İntikal Vergisi Tahakkuk Ettirilmesi Hakkında
DANIŞTAY Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No : 2016/858 Karar No : 2016/1301
İstemin Özeti : Davacı adına, sahibi olduğu gayrimenkulün satın alınması için eşi tarafından yapılan ödemenin ivazsız intikal olarak veraset ve intikal vergisinin konusunu oluşturduğunun ve beyanda bulunulmadığının saptandığından bahisle, ek süre verilerek, beyana davet edilmesinden sonra, ihtirazi kayıtla yapılan beyan üzerine 2007 yılı için tahakkuk ettirilen veraset ve intikal vergisi ile kesilen usulsüzlük cezası davaya konu edilmiştir.
İstanbul 1. Vergi Mahkemesi, 16.05.2011 gün ve E:2010/693, K:2011/1915 sayılı kararıyla; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişilerin yurt içi veya yurt dışında elde edecekleri ivazsız intikallerin veraset ve intikal vergisinin konusunu oluşturduğu, bu ivazsız intikalin anne, baba, eş ya da çocuk tarafından gerçekleştirilmesinin muafiyet ya da istisna kapsamına girmeyip, yalnızca verginin oranı yönünden bir sonucu olduğu, davacının 2007 yılında "…" adresindeki gayrimenkulü edinmesiyle ilgili yapılan inceleme sonucunda düzenlenen rapora ekli 09.06.2009 tarihli ifade tutanağında; söz konusu gayrimenkulün tapuda kimin adına tescil edildiği ve ödemelerinin kimin tarafından yapıldığı sorusuna davacının, "Söz konusu gayrimenkulün tamamı tapuda benim adıma tescil edildi. Ödemelerin tamamı ivazsız olarak eşim tarafından karşılandı." şeklinde beyanda bulunduğu, bu ifadeye göre eşinden ivazsız olarak yapılan ve gayrimenkulün satın alındığı tutarı oluşturan para miktarları üzerinden veraset ve intikal vergisi beyanında bulunması için davacıya 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 342'nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 15 (onbeş) gün süre verilmesi; bu süre içinde beyanda bulunması halinde 213 sayılı Kanunun 352/ I-11 maddesi uyarınca usulsüzlük cezası kesilmesi, bu süre içinde beyanda bulunulmaması halinde ise cezalı tarhiyat yapılması gerektiğinin belirtildiği, bu rapor uyarınca, 05.11.2010 tarihli yazı ile kendisine beyana çağrı mektubu gönderilen davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden veraset ve intikal vergisi, damga vergisi ve kesilen usulsüzlük cezası üzerine de bakılmakta olan davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, inceleme raporuna dayanak alınan 09.06.2009 tarihli tutanakta davacının, söz konusu gayrimenkul için toplam 370.000-EUR ödeme yapıldığı, bu tutarın tamamı için … Karaköy Şubesinden kredi kullandığını ve bunu satıcıların hesabına yatırdığını beyan ve ifade ettiğinin görüldüğü, inceleme elemanınca, gayrimenkuller için kredi çekildiği işbu tutanakla bilinmesine rağmen, banka kanalıyla kredinin kimin adına ve ne kadar çekildiği hususlarında araştırma yapılmadığı, yalnızca davacının ifadesinde geçen "...ivazsız olarak eşim tarafından karşılandı." cümlesinden hareketle rapor tanzim edildiğinin görüldüğü ancak, kredinin davacı adına kullanılmış olması halinde, kendisine gayrimenkul bağışlanılan bir kişinin bağışlama konusu mal için borçlanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, inceleme elemanı tarafından, kredi ile ilgili araştırmalar yapılması,gayrimenkul üzerinde banka ipoteğinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, söz konusu taşınmaz ile ilgili yapılan ödemelerin hangi şahıs ya da şahısların banka hesaplarından aktarıldığının, bu banka hesaplarına hangi şahıs ya da şahısların para aktarımında bulunduğunun vb. çeşitli hususların araştırılması ve bunun yanında davacının sosyal ve ekonomik durumunun da dikkate alınması, öte yandan davacının elde ettiği gelirinin ve mal varlığının eşi tarafından değerlendirilebilmesi söz konusu olabileceğinden davacının mal varlığı ve geliri yönünde bir araştırma yapılması gerekirken, belirtilen hususlarda inceleme ve araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucunda düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergiler ile kesilen cezada hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu vergilendirmeyi kaldırmıştır.
Vergi idaresinin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, 21.04.2015 gün ve E:2011/7829, K:2015/2195 sayılı kararıyla; "ivaz"ın, sözlük anlamında "karşılık" deyimini ifade etmekle beraber "eda" veya "edim" olarak da kullanıldığı, ivazlarına göre, hukuki muamelelerin "ivazlı hukuki muameleler" ve "ivazsız hukuki muameleler" biçiminde bir ayrıma tabi tutulabileceği, bir kimsenin edindiği istifadeye karşı, bir yükümlülük altına girmediği muamelelerin "ivazsız hukuki muameleler" olduğu, olayda, inceleme raporu eki ifade tutanağının incelenmesinden; davacı tarafından, bir inşaat şirketiyle yapılan sözleşme uyarınca satın alınan gayrimenkulle ilgili olarak yapılan toplam 370.000,00 Avro tutarındaki ödemenin tamamının eşi tarafından karşılıksız olarak yapıldığının beyan edildiği saptanmış olup, söz konusu tutanakta yer alan ifadenin davacının iradesini yansıttığı ve hiçbir ihtirazi kayıt konulmadan imzalandığı dikkate alındığında, 213 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinin (B) bendi uyarınca, söz konusu gayrimenkulün bedelinin, şahsi mal varlığından karşılandığı yolundaki iddiayı ispat külfeti kendisine düşen davacı tarafından, bu durumun aksinin, somut bilgi ve belgelerle kanıtlanamadığı, bu durum karşısında, 7338 sayılı Kanun’un 10'uncu maddesine göre, veraset ve intikal vergisi yönünden vergiyi doğuran olay, anılan türden bir ivazsız intikal sonucunda malın hukuken iktisap edildiği anda gerçekleştiğinden ve gayrimenkul satışı nedeniyle, davacının eşi tarafından, alacaklı konumdaki inşaat şirketine gerçekleştirilen ödemeyle hukuken ödenen miktar kadar borçtan kurtulmuş olduğu, diğer bir deyişle, söz konusu tutarı hukuken iktisap etmiş olan davacı yönünden ivazsız intikalin gerçekleştiği sonucuna ulaşıldığından, tesis edilen işlemin, veraset ve intikal vergisine ilişkin kısmında hukuka aykırılık görülmediği, öte yandan, davacı tarafından,beyana çağrı yazısının tebliğ edildiği tarihi takip eden günden itibaren 15 günlük süre içinde beyanname verildiğinden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun’un 352'nci maddesinin (II) numaralı bölümünün 1'inci bendi uyarınca kesilen usulsüzlük cezasında da hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
İstanbul 1. Vergi Mahkemesi, 25.11.2015 gün ve E:2015/1896, K:2015/2334 sayılı kararıyla; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare tarafından; Medeni Kanun hükümlerinin vergisel açıdan bağlayıcı olmadığı, olayda davacının ikrarının bulunduğu ileri sürülerek ısrar kararının bozulması istenmiştir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Kararın tamamını okumak için tıklayın.
Bu Danıştay Kararının tamamı Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına Veraset Ve İntikal Vergisi Kanunu'nun 1. maddesin altına kaydedilmiştir.
Bu Danıştay Kararlarınının tamamını ,diğer kararları , özelgeleri ,Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Abonelik hakkında bilgi almak ve mesaj atmak için tıklayın.
Diğer Danıştay Kararları ve özelgeleri görmek için tıklayın.