Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Davacı Şirketin Serbest Bölgedeki Şubesi Aracılığıyla Yapılan İhracatta Örtülü Kazanç Dağıtımı
Danıştay 4. Daire
E: 2014/657 K: 2014/6671
İstemin Özeti: Davacı adına re’sen vergi ziyaı cezalı olarak tarhedilen 2002 yılı kurumlar vergisi, 2002/1-3, 4-6, 7-9 ve 10-12 dönem geçici vergi ile fon payının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır. Danıştay bozma kararı üzerine ... 7. Vergi Mahkemesinin ..... sayılı kararıyla; “olayda, örtülü kazancın var olup olmadığı, emsal alınıp alınmadığı hususlarının ele alındığı vergi inceleme raporunun incelenmesinden; davacı kurumun .... Serbest Bölgesi’nde sadece alım satım ruhsatına sahip, üretim yapmayan bir şube kurduğu, 2002 yılı içerisinde şubesine mal ihraç ettiği, (zira serbest bölgeler gümrük hattı dışı sayıldığından ve bu bölgelerde vergi mevzuatı uygulanmadığından, serbest bölgedeki şubeye satışın yurt dışındaki bir müşteriye satıştan farkı yoktur), ancak ortada ihraç olmakla birlikte ihraç edilen yerin davacının şubesi olduğu, aslında ortada bir mülkiyet değişiminin olmadığı, alan ve satan kişinin aynı davacı kurum olduğu, bu haliyle örtülü kazancın unsurlarından birisi olan bağlantılı/ilgili kurum olma koşulunun gerçekleştiği, şubeye olan satışlara emsal kriteri açısından bakıldığında, incelemenin Serbest Bölge İşlem Formları üzerinden yapıldığı, şubenin, şirketten aldığı malları aynı gün veya birkaç gün içerisinde alış fiyatının çok üstünde fiyatlarla yurt dışındaki müşterilere sattığı, örneğin 18.02.2002 tarihinde şirketten 20.455,87-ABD Doları karşılığında alınan malın aynı gün şube tarafından, malın değerini arttırıcı bir işlem yapılmamasına rağmen 38.272,40-ABD Dolarına yurt dışındaki müşterisine satıldığı, aslında burada malın gerçek satış fiyatının, şube tarafından malın yurt dışındaki müşterisine uyguladığı fiyat olduğu, emsal fiyat olarak da bu tutarın dikkate alındığı, zira ihraç konusu mal, davacı şirket tarafından, o malı bahse konu o fiyat üzerinden, yurt dışındaki müşterilerin almaya razı olduğunun açık olduğu, bu şekilde gerçek fiyatlara göre %55’lere varacak şekilde bir fiyat düşüklüğün olduğunun anlaşıldığı, yani burada örtülü kazancın ikinci unsuru olan emsale göre bariz düşüklük şartının da gerçekleştiği, burada ilk akla gelecek olan şeyin üçüncü firmaların bu malı yurt dışındaki müşterilere kaça sattığının tespit edilmesi gerektiği hususu olacaktır ki burada emsalde dikkate alınması gereken hususun, malın üçüncü kişilerce satılması halindeki fiyatından ziyade davacı kurumun kendisi satması halinde bu malı kaça satabileceği hususu olduğu, davacının gerçekte elde edebileceği bir hasılattan vazgeçmediği ve bunun için haklı gerekçelerinin bulunduğu yönündeki davacı iddialarının değerlendirilmesi yönünden olaya bakıldığında ise, vergi inceleme raporunda bu hususların karşılandığının görüldüğü, şöyle ki; şubenin giderlerinin de olabileceği, bunun dikkate alınmadığı yönündeki davacı iddiasının, incelemede yapılan işlemin esasen şubenin kazancını bulmak olmadığı, eğer kazanç bulunmak istenseydi sadece alım satımdan kaynaklanan kazancın değil tüm kazanç unsurlarının dikkate alınmış olacağı, yapılan işlemin emsal bedel ile uygulanan bedel arası farkın bulunmasından ibaret olduğu, o yüzden şubenin genel giderlerinin burada dikkate alınmamasının tabii olduğu yönündeki açıklama ile karşılandığı, diğer bir davacı iddiasının ise serbest bölgedeki şubeye %5 -10 gibi belli bir kar marjının bırakılması gerektiği iddiasıdır ki, yurt dışındaki müşterinin malı almaya razı olduğu fiyattan %5- 10 gibi daha düşük bedelle satılmış olmasının mantıklı ve tutarlı bir ticari davranış olmayacağı açıklamasıyla karşılandığı, davacının diğer bir iddiasının ise, raporda şubenin ayrı bir tüzel kişilik olarak değerlendirilmek suretiyle örtülü kazanç kapsamına sokulduğunun iddia edildiği, ancak şubenin, serbest bölgede kurulu bir şube olduğu, serbest bölgeye yapılan bu işlemin de esasında serbest bölgelerin gümrük hattı dışı sayıldığı ve bu bölgelerde vergi mevzuatı uygulanmadığından, serbest bölgedeki şubeye satışın yurt dışındaki bir müşteriye satıştan farkının bulunmadığı hususu birlikte değerlendirildiğinde bu iddiasına itibar etme olanağının olmadığı, ayrıca yine şubenin, satışa konu malı davacıdan peşin fiyata alıp yurt dışındaki müşterilere vadeli olarak sattığı, fiyat farkının buradan kaynaklandığı iddiasının da, inceleme raporunda, ticari işleyişte, vadeli satışlarda fiyat farkının, tahsilat riski nedeniyle verildiği, olayda ise satışın şirket ile şube arasında vuku bulduğu nazara alındığında, bir tahsilat riskinden söz edilmesinin de mümkün olmayacağı şeklinde açıklamada bulunulmak suretiyle iddianın karşılandığı, davacı şirketin, satışlar için neden bu yola başvurulduğuna dönük davacı iddialarının makul ve yerinde olmadığının anlaşıldığı, bu durumda, davacı şirketin ... Serbest Bölgesi’nde sadece alım satım ruhsatına sahip, üretim yapmayan bur şube kurduğu, davacı kurumun ihracata konu malları yurt dışındaki müşterilere kendisi tarafında bizatihi satılmak yerine önce serbest bölgede kendisinin kurdurduğu şubeye düşük bedelle sattığı, serbest bölgedeki şube tarafından ise yurt dışındaki asıl firmaya şube tarafından satım yapıldığı, böylece karın bir kısmının serbest bölgede faaliyet gösteren şubeye bu yolla transfer edildiği, serbest bölgelerde vergi mevzuatı uygulanmadığı için de transfer edilen tutar kadar vergi matrahının azaltıldığı, kazancın örtülü olarak muafiyet tanınan serbest bölgedeki şubeye aktarıldığı görüldüğünden davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Gelir ve Kurumlar Vergisi Hakkındaki 1 Numaralı DANIŞTAY KARARLARI KLASÖRÜ EKİ OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR.