Haberler
Anayasa Mahkemesi Kararı: "Haksız Ödenen Yaşlılık Aylıklarının Sosyal Güvenlik Kurumunca Yasal Faizi İle Birlikte Geri Ödenmesinin İstenmesi Hak İhlali Değildir"
Kurum müfettişleri yaptıkları inceleme sonucunda 1/1/2000 tarihinden itibaren geçerli olarak başvurucuya bağlanan yaşlılık aylığını 20/4/1982 ve 17/8/1983 tarihleri arasında prim hesabına usulsüz girişlerin yapıldığından bahisle iptal ettiler . Bunun sonucunda Sosyal Güvenlik Kurumu , başvurucudan yaklaşık sekiz buçuk yıl yersiz olarak alındığı belirtilen 26.999 TL'nin yasal faizi ile birlikte toplam 43.938 TL ödemesini talep etti. Başvurucu ise ileri sürülen usulsüz prim ödemesi girişinde kusuru bulunmadığını aksine davalı Kurumun kusurunun bulunabileceğini ifade ederek yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin ve haksız ödendiği iddia edilerek kendisinden tahsil edilmek istenen yaşlılık aylıkları ile bunların yasal faizine ilişkin borcun iptaline, kendisine yeniden aylık bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların da faizleri eklenerek ödenmesine karar verilmesini talep etti.
Davayı kabul eden İş Mahkemesi'nin kararını Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 15/2/2010 tarihli ve E.2009/182, K.2010/1353 sayılı kararı ile bozdu. Söz konusu Yargıtay Kararı'nda şu hükümler yer aldı:
"... Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı Kurumun Tokat Sigorta İl Müdürlüğünde görev yapan idarecilerin baskı ve ikna edici yollarla personelin bilgisayar şifrelerini öğrendikleri, Müdürlükte çalışanların birbirlerinin şifrelerini öğrenip kullanabilecekleri bir ortam yaratıldığı, hatta müdürlükte çalışan temizlik firması elemanlarının dahi personelin şifrelerini bildiği ve bu şifrelerle ekran başında işlem yaptıkları, aralarında davacı sigortalının da bulunduğu bir çok sigortalı yönünden hesaplara girilerek başka sigortalıların yaptıkları prim ödemelerinin bu sigortalı yapmış gibi prim ödeme hesaplarına geçirildiği, sonradan yapılan ödemelerin önceki tarihlerde yapılmış gibi prim ödeme hesaplarına girilerek birçok sigortalıya sanal hizmet süresi kazandırılarak yaşlılık ve ölüm aylıkları bağlandığı, sağlık karnesi verildiği, davacı sigortalı ..... prim ödeme hesabına 28.8.1997 tarihinde yapılan 10 adet ödemelerin 1981- 1982 tarihli olarak girildiği, daha sonra bu tutarlar hesaptan çıkartılıp bu defa ödeme tarihlerinin 28.08.1997 olarak gösterildiği, girilen ödemelerin 6 adedinin sigortalı Z.D. 'ye, 2 adedinin sigortalı İ.K. 'ye 1 adedinin sigortalı İ.K'ye, 1 adedinin sigortalı N. Y'ye ait hesaplardan çıkarıldığı, bu şekilde sigortalıya eski tarihle 14 aylık isteğe bağlı sigortalılık hizmet süresi kazandırıldığı ve ödemelerin yüklenmesinden sonra davacının yaşlılık aylığı talebinde bulunduğu ve kendisine 9060 gün sigortalılık süresi bulunması nedeniyle 01.01.2000 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlandığı, usulsüzlüklerin müfettiş tarafından ortaya çıkarılması üzerine davacının sanal hizmet süresi iptal edilerek aylık bağlama tarihinde 8644 günü bulunup 9000 gün sigortalılık süresi bulunmadığından yaşlılık aylığının iptal edilip davacıya fıtzulen ödenen yaşlılık aylığı nedeniyle borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır. ......
Somut olayda sigortalının prim ödeme hesabına yapılan hileli giriş 28.08.1997 tarihinde yüklenmiş, davacı da ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmemiştir. Bu halde davacının tahsis talep tarihinde tam yaşlılık aylığı koşulları yönünden prim borcu olduğunu bildiği oluşturulan hileli sigortalılık süresinin, sigortalının da katılımında bulunduğu hileli bir işlem sonucu oluşturulduğunu göstermektedir."
Davacının Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bireysel başvuru sonucunda da Anayasa Mahkemesi aldığı kararda şu hükümlere yer verdi:
"Anayasa Mahkemesince bu çerçevede başvurucunun emekli olduğu tarih itibarıyla SGK müfettişlerince de tespit edildiği üzere sosyal güvenlik prim hesabında on dört aylık usulsüz prim girişi olduğu bu çerçevede başvurucunun hileli bir hizmet süresinden yararlandırıldığı ortaya konmuş bu durumda somut olayın özelliklerine göre yapılan değerlendirmede, başvurucunun kendisine kazandırılan on dört aylık hileli hizmet süresinden haberdar olması gerektiği ve toplam hizmet süresine söz konusu hileli hizmet süresi de eklenerek gerçekte hak kazanmadığı tam yaşlılık aylığı ödemelerinden yararlandığı anlaşılmış, eksik kalan hizmet süresi üzerinden usulsüz olarak aldığı aylıkların kendisinden daha sonra 5510 sayılı Kanun'un 96. maddesinin (a) bendi uyarınca kanuni faizi ile birlikte iadesinin isteneceğini bilebileceği kanaatine varılmıştır."