Haberler
CEZA MAHKEMESİ KARARLARININ VERGİ CEZALARINI ETKİLEMEYECEĞİNE DAİR KANUN HÜKMÜ İPTAL EDİLDİ
Anayasa Mahkemesi, 9 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 4/11/2021 tarihli ve E: 2019/4, K: 2021/78 Sayılı Kararı ile Vergi Usul Kanunu'nun "Bazı Kaçakçılık Suçlarının Cezalandırılmasında Usul" başlıklı 367. maddesinin 6. fıkrasını Anayasa'ya aykırı olduğuna karar vererek iptal etti.
Anayasa Mahkemesi vergi kaçakçılık suçlarına dair yargılamada ceza davası ile vergi incelemesi süreçlerinin birbirinden bağımsız yürütülmesi kuralının anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline hükmetti.
İptal edilen Vergi Usul Kanunu'nun 367. maddesinin 6. fıkrası:
“Ceza mahkemesi kararları, bu Kanunun dördüncü kitabının ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi, bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamaz."
Söz konusu iptal kararı neticesinde vergi davasında kaçakçılık suçu olmadığına hükmedilen olayda kaçakçılık suçu işlendiği gerekçesi ile hapis cezası alanlar ceza mahkemesine yargılamanın yenilenmesi için başvuruda bulunabilecek. Ya da ceza mahkemesi vergi kaçakçılığı olmadığına hükmetmişse vergi dairesi kaçakçılık suçuna dair işlem yapamayacak.
Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu fıkrayı iptal eden kararında şu görüşlere yer verildi:
" Usul güvencelerine ilişkin yeterli bağlantının sağlanmasından sonra bağlantılı olarak işlenebilen kaçakçılık suçu ve vergi kabahatlerine konu fiilleri farklı boyutlarıyla ele alan, kendi usul ve kurallarına göre nitelendirip değerlendiren farklı organ, makam ve mercilerin kararlarının her hâl ve şartta birbirini bağlaması gerektiği ileri sürülemeyeceği gibi bunların hiçbir koşulda birbirini bağlamaması gerektiği şeklinde bir sonuca varılması da mümkün değildir. Dolayısıyla bağlantılı fiillerle işlenen vergi kaçakçılığı suçu ile vergi kabahatlerine ilişkin yargılama/cezalandırma süreçleri arasında bağlantı kurulmasına engel olan kuralın adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelere aykırılık oluşturabileceği anlaşılmaktadır."
Öte yandan aynı tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 10/2/2022 Tarihli ve 2018/1567 Başvuru Numaralı Kararı ile Anayasa Mahkemesi , riskli yapı kapsamında olması sebebiyle yıktırılan taşınmazın malikler kurulu kararına rıza göstermeyen paydaşın hissesinin kamu otoritelerince satılması ve satış bedelinin düşük olması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Karara konu olan olayda 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli yapı olarak tespit edilerek yıktırılan taşınmaz üzerindeki kat mülkiyeti, yıkım işleminden sonra müşterek mülkiyete dönüştü. Hissedarlar toplantısına katılan ve üçte iki çoğunluğu teşkil eden hissedarlar, yıkılan apartmanın yenilenmesi için S. Anonim Şirketi ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladı. Yeni paylaşıma göre başvuruculara kot seviyesinde iki daire verildi . Başvurucular bu toplantıya katılmış ise de bu karara iştirak etmedi.
Başvurucuların S. Anonim Şirketi ile imzalanmış olan kat karşılığı inşaat sözleşmesine rıza göstermemesi üzerine diğer paydaşlar, başvurucuların hisselerinin 6306 sayılı Kanun'un 6. maddesi uyarınca resen satılması için İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne (İdare) müracaat etti. İdare, başvurucuların hisselerinin açık artırmayla satılmasını kararlaştırdı
Başvurucular malikler kurulu kararının iptali ve sözleşmenin düzeltilmesi istemiyle ve ayrıca hisselerin satılmasına ilişkin kararın iptali istemiyle 2 ayrı dava açtı.
Yargı süreci sonucunda başvurucuların talepleri reddedildi. Bunun üzerine başvurucular Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulundular.
Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına karar verdi.