Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Limited Şirketin Temsilcisinin Vergi Borçlarında Sorumlu Olduğu Dönem Hakkında
DANIŞTAY 4. Daire
E: 2021/226 K: 2021/3207
İSTEMİN ÖZETİ: İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 30/12/2019 tarih ve E:2019/1283, K:2019/2413 sayılı kararının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ : Davacı adına, …… Organizasyon Tasarım ve Yayıncılık Limited Şirketi’nin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla adına düzenlenen 11/06/2019 tarih ve 2019/9 dosya numaralı ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır. İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 30/12/2019 tarih ve E:2019/1283, K:2019/2413 sayılı kararıyla; dava konusu 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/31 takip dosya numaralı kısmı bakımından; vergi alacağının tahsili için asıl borçlu şirket adına 2013/1107 ana takip dosya numaralı ödeme emrine ilişkin tebliğ alındısının ibraz edildiği, söz konusu ödeme emrine ilişkin tebliğ alındısı incelendiğinde asıl amme borçlusu şirketin iş yeri adresine tebliğ yapılmak istendiği, tebliğ evrakı üzerine "Muhatap adresten ayrılmıştır." şerhi düşülüp iade edilerek sonrasında ilanen tebliğ edildiği görülmekle birlikte, ödeme emrinin şirket iş yeri adresinde tebliği esnasında tebliğ evrakı üzerinde şirketin tanınmadığına ilişkin şerhin yalnızca tebliğle görevli memur tarafından imza edildiği, oysa 213 sayılı Kanunun 102. maddesinin son fıkrasında yazılı kişilerin imzası bulunmadan sadece posta görevlisinin imzası ile yapılan tebliğin söz konusu madde hükmüne aykırı olduğu, dolayısıyla 2013/1107 nolu ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğinin yapılmadığı ve ödeme emrinde yer alan amme alacaklarının şirket adına kesinleşmediği görüldüğünden söz konusu ödeme emrinde yer alan amme alacaklarının kanuni temsilci olan davacıdan tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/31 takip dosya numaralı alacak açısından hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/32 takip dosya numaralı kısmı bakımından ise; vergi alacağının tahsili için asıl borçlu şirket adına 2013/214 ana takip dosya numaralı ödeme emrinin düzenlendiği ve posta yoluyla usulüne uygun olarak 03/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği, anılan ödeme emrine karşı dava açılmadığından şirket adına yapılan takibin kesinleştirildiği, yapılan mal varlığı araştırmasında da söz konusu alacağın şirketin malvarlığından tahsil edilemeyeceği anlaşıldığından, zamanaşımı süresi içerisinde zamanaşımın kesen haciz işlemlerinin tesis edildiği görülmekle, davacı adına düzenlenen 2019/9 sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan 2019/32 takip dosya numaralı alacak açısından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ve dava konusu edilen tutarın 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen sınırın altında kalması sebebiyle istinaf yolu kapalı olmak üzere kesinleşmiştir. Danıştay Başsavcılığı tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilciler, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu kişilerin bu ödevlerini yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı öngörülmüştür.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un "Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği düzenlemiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu ….. Organizasyon Tasarım ve Yayıncılık Limited Şirketi’ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen 11/06/2019 tarih ve 2019/9 takip nolu ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada; Vergi Mahkemesi tarafından 2019/9 sayılı ödeme emrinin 2019/31 takip dosya numaralı kısmının kabulüne , 2019/9 sayılı ödeme emrinin 2019/32 takip dosya numaralı kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiş olup, dava konusu edilen tutarın 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen sınırın altında kalması sebebiyle istinaf yolu kapalı olmak üzere kesinleşen İstanbul 6. Vergi Mahkemesinin 30/12/2019 tarih ve E:2019/1283, K:2019/2413 sayılı kararının redde ilişkin kısmının davacı tarafından kanun yararına bozma talep edilerek dosyasının Danıştay Başsavcılığına gönderildiği, Danıştay Başsavcısı’nın görüşü ile de kanun yararına bozma talebi ile Dairemize gönderildiği anlaşılmaktadır.
Bu karar Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35. maddesinin altına kaydedilmiş ve Danıştay Kararları basılı mevzuat seti abonelerimize da basılı olarak gönderilmiştir.
Kararın tamamını okumak için tıklayın.
Bunun gibi Danıştay Kararlarını özelgeleri ,Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Diğer Danıştay Kararları ve özelgeleri incelemek için tıklayın.