Danıştay Kararları,Özelge ve Genel Yazılar
Aktifteki Arsanın Kat Karşılığı Müteahhide Verilmesi Halinde Arsanın Değer Artışının Vergilendirilmesi
İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile şirketiniz aktifinde kayıtlı bulunan arsanın kat karşılığı müteahhit firmaya tapu devri yapılmaksızın teslim edildiği, müteahhit firma tarafından inşaatın tamamlanarak, şirketinize 64 adet daire ve 3 adet dükkan teslim edildiği ve bu teslime ilişkin olarak … (+KDV) TL tutarında fatura düzenlendiği,
şirketinizce de arsa payının teslimine ilişkin olarak aynı tutarda bir fatura düzenlendiği belirtilerek, aktifinizde kayıtlı arsanın maliyet bedeli (… TL) ile müteahhit firma tarafından şirketinize düzenlenen faturada yer alan … TL’lik bedel arasındaki farkın şirketiniz açısından kar olup olmayacağı ve vergilendirilip vergilendirilmeyeceği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde kazançları kurumlar vergisine tabi olan kurumlar sayılmış olup, aynı Kanunun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, Kanunun birinci maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile Gelir Vergisi Kanununun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.
Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk” esası ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.
20.01.2020
Sayı : 17192610-125[ÖZG-15/9]-13264
Bu özelge Maliye Postası elektronik mevzuat yayınlarına Kurumlar Vergisi Kanununun 6. maddesinin altına kaydedilmiştir. Özelgenin tamamını okumak için tıklayın.
Bunun gibi özelgeleri ,Vergi SGK, İş, Ticaret Mevzuatı ile ilgili güncel konularda uygulamaya yönelik makaleleri düzenli olarak takip etmek, ücretsiz danışmanlık hizmetimizden yararlanmak için siz de abonemiz olun.
Diğer özelgeleri ve Danıştay Kararlarını görmek için tıklayın.